30 Ağustos 2011 Salı

'Şeker' gibi kitaplar...

Malumunuz 'chick-lit' edebiyatı, romantizmle mizahı, zamanın en moda akımlarıyla bir tutam macerayı eğlenceli biçimde harmanlayan, şampanya köpüğü çekiciliğinde romanlar anlamına gelir. Bu tür romanları da genelde, kendi hayatları da benzeri hikayeleri aratmayacak çevrelerde geçen, genç ve çekici kadın yazarlar yazar.

HARMEL'DEN FRANSIZ ÖPÜCÜĞÜ 

Kristin Harmel de bunlardan biri... Biz onu daha önce Turkuvaz Kitap'tan çıkan Bir Film Yıldızı Nasıl Tavlanır? adlı romanıyla tanıyıp sevmiştik. Harmel, bu kez ilkini aratmayacak ölçüde eğlenceli bir diğer 'chick-lit' romanla çıkıyor karşımıza... Yine Turkuvaz Kitap'tan çıkan Fransız Öpücüğü, evlenmek üzereyken nişanlısı tarafından terk edilen ve aynı dönemde işinden de atılan genç bir kadının, en yakın arkadaşının daveti üzerine gittiği Paris'te hem hayatının aşkıyla tanışmasını hem de yeniden ayakları üstünde durmasını eğlenceli bir tonda anlatıyor. Bu romanda, bir kadına pembe düşler kurduracak hemen her şey var; rüya gibi Paris günleri, romantik ve yakışıklı Fransız erkekleri, son derece çekici bir müzik yıldızı, kadın arkadaşlığı ve üstüne de müthiş bir aşk!

MİNU'DA TUTKULU BİR AŞK 

Bir bölümü Paris'te geçen ve merkezinde son derece tutkulu bir aşk olan bir diğer kitap da bu kez Türk bir yazardan, Deniz Kurbanzade'den geliyor. Galata Yayınları'ndan çıkan ve Kurbanzade'nin ikinci romanı olan Minu, geçtiğimiz yüzyılın başında İstanbul'da başlayan, Boğaziçi'ndeki zarif yalılardan İsveç'e, Avrupa'nın şık başkentlerinden Arjantin'e dek uzanan bir öyküyü anlatıyor. Minu, yaşam boyu süren tutkulu bir aşkın öyküsü... Üstelik aynı zamanda bir aşk-ı memnu, yani yasak bir aşk bu! 'Chick-lit edebiyatının kraliçelerinden, Şeytan Marka Giyer'in yazarı Lauren Weisberger ise Chateau Marmont'ta Son Gece adlı romanıyla hayranlarıyla bir kez daha buluşuyor. Altın Kitaplar'dan çıkan romanda, Weisberger, bu kez kocası aniden şöhrete kavuşan sıradan bir kadının yaşadığı değişimi anlatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder