26 Temmuz 2011 Salı

Hikmet ve Ali neler yaşamıştı?

TARİHE yaşam öykülerinin üstünden tanıklık etmek, kişisel tarih ile toplumsal tarihin kesiştiği noktaları keşfetmek, tarih bilincimize bambaşka bir derinlik katar. Yaşamlarıyla politik tarihin de şekillenmesine katkıda bulunan iki sıra dışı ve önemli ismin biyografi çalışmaları peş peşe yayınlandı bu aralar. 
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Romantik Komünist, Nazım Hikmet'in Yaşamı ve Eseri, iki imzalı ortak bir çalışma. Aynı zamanda eş de olan Saime Göksu ve Edward Timms, Türkiye- Londra ve Moskova arasında mekik dokuyarak, yaşayan tanıklardan daha önce girilmemiş arşivlere dek pek çok kaynağa danışarak, uzun ve titiz bir çalışma sonucu bu değerli çalışmayı ortaya çıkarmışlar. İkili kitaplarına dair, 'ulusal kimliğine tutkun bir şairin İngilizce yazılmış bu edebi yaşam öyküsü, zıt yapıda iki yazarın, insan ilişkilerini anlayan bir terapist ile düşüncelerin gücüne hayran bir tarihçinin ortak çalışmasıdır,' diyor. Kitabın başarısı da belki bu dengeyi kurmasında yatıyor. 
İngilizce orijinali 1999 yılında basılan ve övgüyle karşılanan kitabın Türkçe ilk baskısı ise daha önce Doğan Kitap tarafından yapılmıştı. Büyük şairin hayatına dair yapılmış en değerli çalışmalardan biri olarak nitelendirilen Romantik Komünist, geçtiğimiz yüzyılın yalnızca politik değil entelektüel tarihine dair de önemli dönüm noktalarından bahsediyor. Kitabın önemi ise Göksu ve Timms'in şu sözünde anlamını buluyor; 'Nazım'ın yaşamı 20. Yüzyıl siyasetinin aynasıdır.' 
Sabahattin Ali de, Nazım Hikmet gibi benzer sıkıntı ve acıları yaşayan, bir büyük aydınımızdı. Yazarın kızı Filiz Ali'nin kalemine, Sabahattin Ali'nin objektifinden, adeta bir dönem filmini anımsatan güzellikte fotoğrafların eşlik ettiği Filiz Hiç Üzülmesin; Yapı Kredi Yayınları'ndan çıktı. Esasen bu kitap da daha önce yazarın 50. ölüm yıldönümü nedeniyle ilk olarak Sel Yayınları'ndan yayınlanmıştı. Kitap bir kez daha bu kez ciltli formatıyla ve yeni fotoğraflar eklenmiş, genişletilmiş yeni baskısıyla karşımızda... 
Bu değerli olduğu kadar hüzünlü de olan çalışma, Filiz Ali'nin, 'Babamın sözünü tuttum ve uzun zaman hiç üzülmemiş gibi yaptım. Yıllar boyu onun öldüğüne inanmadım. Geri gelecek diye bekledim,' sözleriyle başlıyor ve okuyucusunu bir belgesel film titizliğiyle sonuna dek alıp götürüyor. Kitabın bir diğer özelliği de Sabahattin Ali'nin yanı sıra 40'ların pek çok ilerici aydınına dair bilinmeyenleri fısıldıyor olması... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder